Burun pasajlarını birbirinden ayıran yapıya Nazal Septum diyoruz, bu yapının eğriliklerinin düzeltilmesine de Septoplasti ameliyatı ismi verilmektedir.
Hava burunda işlendikten sonra akciğerlere aktarılır. Havanın burun deliklerinden girdikten sonra akciğerlere akması özel bir aerodinamik gerektirir. Bu yolda en sık problem yaşanan organ da burundur. Burunda hafif eğrilikler bile havanın akım paternini bozarak ciddi problemler yaratabilir. Bu sebeple burun cerrahisi aynı zamanda havanın akabileceği alanların açık ve dinamik tutulduğu bir mühendisliktir aslında.
Septum Deviasyonu’nun yarattığı solunum problemi ya da bir başka deyişle akciğerlere gönderilemeyen hava ağız solunumu ile telafi edilir. Bu da uzun dönemde yumuşak damak ve boğazda yapısal değişikliklere yol açar. Bu sürecin sonunda varılacak nokta da sırasıyla önce Basit Horlama ardından Uyku Apne Sendromudur. Uzamış yumuşak damak ve küçük dil bu solunum problemlerinin temel sebebi olarak adlandırılsa da bütün bunlar kötü burun solunumu sebebiyle yıllarca negatif basınca maruz kalmış bu organların değişiminin bir sonucudur. Bu sürecin başında yapılan doğru planlanmış bir Septoplasti bu anlamda büyük önem taşımaktadır.
BURUN SOLUNUMU VE HAYAT KALİTESİ
İnsanoğlu çok farklı coğrafyalarda yaşar, her ne kadar dış görünümüz değişse de temel fizyoloji ya da daha doğuru bir tabirle organlarımız aynı çalışır, aynı ihtiyaçlara yanıt veriri.
Mesela kutuplarda yaşayan birinin de, ekvatorda yaşayan birinin de akciğerleri aynı koşullarda havaya ihtiyaç duyar aynı çalışır. İşte dış dünyadan aldığımız havayı akciğerlere elverişli hale getiren organ burundur. Bu organ aktif fonksiyon görmezse boğazda kısmen süzülebilen hava kronik telafisi zor problemleri de yanında getiri. Bizi bu anlamda en sık gördüğümüz sorun Kronik Faranjit’tir. Bu hastalarımız sık sık boğaz enfeksiyonundan yakınır. Aslında temel sorun burundan süzülmayan havanın boğazda yaratttığı tahriş, daha bilimsel tarifle enflamasyondur.
BURUN SOLUNUMU VE UYKU
Vücut 24 saat aralıksız çalışan bir sisteme sahiptir ancak günün belli dönemlerinde organlarımız metabolik faliyetlerini minimuma düşürerek istirahat etme , kendini onarım yenileme ihtiyacı vardı. Aslında bunun en etkin yapıldığı dönem de uyku sürecidir. Uyku temelde 2 fazdan oluşur, bu safhalardan birinde vücut ve tabi en önemlisi beyin derin uykuya dalarak etkin bir istirahate çekilir. İşte tam da bu aşamada solunum problemi olan biri için bu derin uyku pek de mümkün olamayacaktır, sistemler her alert konumda olacağı için hem zihnen hem de bedenen dinlenmek pek mümkün değildir. Bu sebeple tıkalı bir burunla geçirilen uyku süreci kas ağrıları ve bitkinlikle sonuçlanır. Bu durum gün içine de uzar ve verimsiz, kaliteden yoksun bir yaşam anlamına gelir.
RİNOPLASTİ NEDİR?
Rinoplasti burunun estetik ve fonksiyonel olarak değiştirildiği ya da bir başka değişle düzeltildiği ameliyattır. Bu ameliyatın temelini kemik ve kıkırdaktan oluşan iskeletin düzeltilmesi oluşturur. Cilde yapılan müdahaleler oldukça kısıtlıdır. Cildin korunması da bu ameliyatın en temel unsurlarındandır. Bu ameliyat bazen sadece estetik amaçlı da yapılabilmektedir.
RİNOPLASTİNİN YAKLAŞIMIMIZ
Rinoplastide en önemli iki tabumuz burun fonksiyonu ve dayanıklılıktır. Bu ikisi de cerrahi planlamamızın temelini oluşturur ve vazgeçilemezidir.
Zarafet ve güzel görünmek bu tedavinin temel amacıdır ancak havanın geçemeyeceği kadar daraltılmış, havanın akım paterninin tamamen hasarlandığı bir burun güzel görünse de yaşamınızı kabusa çevirebilir. Bazı tekniklerde burun hareketsiz kılınır ve grip olduğunuzda burnunuzu silmek sümkürmek gibi eylemler mümkün olmaz, bizim uyguladığımız cerrahi tekniklerde ameliyattan birkaç ay sonra doğal burun gibi yaşamaya devam edersiniz, grip ya da benzeri durumlarda sümkürmenizde bile bir sakınca olmayacaktır.
Yaptığımız ameliyatlarda temel ligaman ve kasları koruduğumuz gibi burun iskeletini mukavemeti yüksek olacak şekilde güçlü ve dayanıklı yapmak gerekiyor. Bu sebeple hem koruyucu olmak hem de burundan eğrilikleri düzeltirken aldığımı kıkırdakları ana iskeleti güçlendirmek için tekrar kullanmak gerekiyor.
ESTETİK ANLAYIŞIMIZ
Estetik ve güzellik çağlara , yaşam tarzlarına , coğrafyaya ve hatta o coğrafyadaki insan ırkının çeşitliliğine göre değişim göstermektedir. Günümüzde dönemsel olarak trendler ve algılar değişse de halen kalıcı olan ve estetik algının temelini oluşturan doğallık ve sağlıklı görünüm oluşturmaktadır. Burun cerrahisinde sınırlarımız geniş olduğu için yaptığımız sonuca bir isim verip bunu hastalarımıza sunmak yerine hastalarımızla karşılıklı uzlaşıya vardığımız planlama üzerinden yola çıkmaktayız. Bazen hastalarımız tarafından sonuçlar mucize olarak tanımlansa da aslında daha önce sahip oldukları kıkırdak, kemik, cilt ve cilt altı dokuların yeniden organizasyonudur. Bazı bölgelere yeni dokular ekleme, çıkarma ya da modifikasyonundan ibarettir. Bu sebepledir ki herkesin ameliyatı kişiye özgüdür ve dokuların bize müsade ettiği kadar şekillendirilebilir. Yapılan planlamalar ve ameliyatlar tutarlı, bilimsel temeli sağlam, sağlıklı, dayanıklı olmalı ve olabilecek en iyi estetik sonuç üzerine kurulmalıdır.
ULTRASONİK RİNOPLASTİ ( PİEZO TEKNİĞİ) NEDİR?
Piezo cihazı yüksek frekanslı ses dalgasının yarattığı titreşimin bir kristalden metal bir uca aktarılması esasına dayalı çalışan bir cihazdır. Farklı modları ve şiddet ayarı mümkündür. Bu sebeple kişiye özgü ayar yapılarak kullanılır. Titreşimle kemiği hem kesebilen hem de izin verdiği ölçüde şekillendirebilen bir cihazdır.
PİEZO TEKNİĞİNİN AVANTAJLARI NEDİR?
Piezo ile kemiğin hem düzgün yüzeyli kesilebiliyor, hem de kemiğin izin verdiği ölçüde şekillendirebiliyor olması alanını oldukça genişleten bir cihazdır. Klasik yöntemlerle ( yani çekiç ve osteotom ismi verdiğimiz kesicilerle yapılan) kemik kesilerinde kişinin kemik kalınlığı ve hekimin el hassasiyeti sonucu etkileyen en önemli unsurlardı. Mesela zayıf ince kemikli bir kişiye uygulanan işlemle kalın kemikleri olan iri yarı bir erkeğe uygulanan işlem farklı hassasiyet ve özellikle travmalı burunlarda kemiğin yeniden şekillendirilmesi gerektiğinde önemli avantajlara sahiptir. Piezo ucunun yarattığı titreşim kemik gibi sert dokuyu kesip şekillendirirken damar, sinir gibi yumuşak dokulara zarar vermemektedir. Bu sebeple Piezo ile yapılan burun ameliyatlarından sonra morluk ve kanama çok daha az görülmektedir.
PİEZO TEKNİĞİ HERKESE UYGUN MUDUR?
Piezo tekniği herkese uygulanabilir. Kemiğin kalın ya da ince olması, cilt yapısının farklılıkları Piezo tekniği için bir olumsuzluk teşkil etmez. Eğri burunlarda da oldukça etkin sonuç elde edilebilmektedir.
SEPTAL PERFORASYON NEDİR?
Burunu ikiye ayıran kısmen kıkırdak kısmen kemikten oluşan bölmenin eriyip bütün katmanlarıyla delinmesi durumudur.
Sıklıkla geçirilmiş bir ameliyata bağlı olsa da enfeksiyonlar, romatizmal hastalıklar ve giderek artan oranda kokain kullanımı buna sebeptir.
SEPTAL PERFORASYON ONARILABİLİR Mİ?
Evet septal perforasyonun onarımı mümkündür. Aslında ameliyatın başarısını belirleyen en önemli unsurlar; boyutu, enfeksiyon olmaması, yerleşimi ve daha önceki cerrahide kalan dokuların ne kadar sağlıklı bırakıldığı konusudur. 3 cm ve altı perforasyonlarda cerrahi oldukça başarılıdır, boyutun küçülmesi başarı oranının artışıyla koreledir. Çok büyük perforasyonlarda anterior segmentin kapatılması havanın akım patenini düzelttiği için önerdiğimiz bir durumdu.
Perforasyon cerrahisinin iyileşme süreci klasik rinoplastiye göre biraz daha uzun sürmektedir.
KULAK ZARI ONARIMI NASIL YAPILIR? GÜNCEL TEDAVİ YAKLAŞIMI NEDİR?
Tip 1 Timpanoplasti ya da bir diğer isimlendirme ile Miringoplasti ameliyatı kulak zarının onarıldığı, orta kulaktaki işitme ve denge yapılarına müdahaleye gerek olmadığı durumlarda yapılan ameliyattır.
Kulak zarı onarımında eskiden kuşağın üzerinde hemen cildin altında yer alan fasya ( kasın zarı) kullanıyorduk ancak artık kulağın ön tarafında yer alan tragus dediğimiz kıkırdağı şekillendirerek kullanıyoruz. Fasya daha ince ve doğal zara çok yakın bir yapıya sahip olsa da tragus kıkırdağı daha dayanıklı ve dolayısıyla yaşam şansı ve tutma şansı daha yüksek.
Eskiden bu ameliyatı kulak arkasından açıp mikroskop altında yapıyorduk ancak artık kulak kanalından girerek endoskop yardımıyla tamamen kapalı yapıyoruz. Böylece kulak kanalına yerleştirdiğimiz destekleyici özel materyaller dışında kulak sargısı olmuyor ve ameliyattan birkaç saat sonra eve gidilebilecek kadar iyi olmak mümkündür.
KULAK ZARINA TÜP UYGULAMASI NEDEN VE NASIL YAPILIR ?
Östaki tüpü dediğimiz genizden orta kucağa açılan bir kanal yardımıyla orta kulak basıncını dolayısıyla iki hava boşluğunun arasında yer alan kulak zarının direncini ayarlarız. Bu kanal pasiftir ve yutkunma ya da valsalva ile açılıp kapanır. Doğal fizyolojide ise yutkunarak orta kulak basıncını ayarlarız. Burun ve denizin dahil olduğu enfeksiyonlar ve allerjik enflamasyonlar bazen kısa vadeli bazen de kronik östaki fonksiyon bozuklukları yapar. Çocukların geniz yapısı ve çocuklar çağında burun arkasında yer kaplayan adenoid vejetasyon sebebiyle östaki fonksiyon bozukluğu çocuklarda daha sık görülmektedir. Genellikle ilaç tedavileriyle bu durum düzelse de bazen kulak zarına VENTİLASYON TÜPÜ takılma gereksinimi olabilmektedir. Bunun için en önemli gerekçe is tekrarlayan orta kulak enfeksiyonları ve 6 haftadan uzun süre orta kulak basıncının bozuk kalıp, orta kuşağın sıvıyla kaplı olması durumudur. Süreç uzadıkça orta kulakta kalıcı hasar oluşma ihtimali artmaktadır. Ventilasyon tüpünün amacı östaki tüpünden geçmeyen havayı dış kulak kanalından orta kulağa sokup orta kulakla vücut dışı arasındaki basıncı eşitlemektir.
En kıymetli tanı yöntemi detaylı muayenedir. Yapılan hiçbir test muayene bulgularının yerini tutmaz. Erken evrede genellikle 2-6 ay kalan Grommed Ventilasyon tüpleri tercih edilirken, geç kalınmış ve zarın orta kulağa çöktüğü durumlarda ile T Tüp dediğimiz hekim tarafından alınmadan düşme ihtimali çok düşük olan tüpler uygulamaktayız.
KONKA NEDİR VE KONKA HİPERTROFİSİNİN ( BÜYÜMESİ) TEDAVİSİ NEDİR?
Kankalar her iki burun pasajında üst üste konumlanmış her bir pasajda 3’er adet yer alan yapılardı. Özellikle alt ve orta kanka solunum yolu ile iştiraklidir. Dolayısıyla solunum kalitesi için temelde müdahale ettiğimiz yapılar alt ve orta konkadır.
Konkaların fonksiyonunda kısaca bahsedecek olursak; insanoğlu çok farklı coğrafya ve iklimlerde yaşar ancak hepimizin akciğerleri aynı fizyoloji ile çalışır. Hemen herkesin ihtiyaç duyduğu hava kalitesi aynıdır. İşte dış dünyadan aldığımız havayı akciğerlere elverişli hale getiren, ısısını , nem oranını dengeleyen, partiküllerden arındıran bun boşluğunun dinamik ögeleri olan konkalardır. Konkalar 2 farklı sinir sistemi ile yönetilerek sürekli boyutlarını değiştirir ve 3-4 saat süren karşılıklı bir siklusa girer. Bu sebeple sağlıklı bir solunum için kankalar gereklidir. Gereğinden fazla küçültülen konkalar kalitesi kötüleşmiş bir solunumla yaşam kalitesini oldukça olumsuz etkiler, en çok da tekrarlayan kronik bir faranjite sebep olur.
Kankaların büyük olduğu durumlarda tedavinin en önemli unsuru bunun anatomik yani yapısal bir sorun mu yoksa fizyolojik bir sorun mu olduğunun tespitidir. Çünkü allerjik ve enfeksiyona bağlı sebepler ilaç tedavileriyle düzeltilebilir. Anatomik bir sorun varsa titiz bir değerlendirme ile kankaların kemik ve parankim oranlarına göre yöntem seçilerek düzeltilebilir. Konakları küçültürken kullandığımız başlıca yöntemler Radyofrekans ile ablazyon, Out Fraktür dediğimiz konka kemiğinin kırılarak dışa doğru yönlendirilmesi ya da nadiren konkanın bir kısmın çıkartılarak küçültülmesidir.
Tekrar belirmek gerekir ki kankalar vazgeçilmez organlardır, asla yok edilmez sadece küçültülür. Mutlaka bir miktarını koruyup havanın akciğerlere elverişli olabilmesi için fonksiyonunu görmesi sağlanmalıdır.
BÜLLÖZ KONKA NEDİR VE TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?
Büllöz konka orta kankaya özgü bir hastalıktır. Hemen hemen tamamı septum deviasyonu ( burun bölmesinin eğriliği) ile birliktedir. Genetik yapımızdan gelen eğriliklere orta konkanın adaptasyonu sırasında orta konka kemiğinin pnömotize ( içi hava ile dolup büyüme) olma durumudur. Tedavisinde tercih ettiğimiz method cerrahidir. Eskiden yukarından aşağı bir yarısını alıyorduk ancak son 10 yıldır bu kemik kisti boyulu boyunca kesip ili lameli birleştiren Crush tekniğini uyguluyorum. Fonksiyonel sonuçları aynı ve Crush tekniğinde kanama riski oldukça az ve ağrı da daha az olmaktadır. Tek başına Büllöz Konka ameliyatı çok çok nadirdir, hemen hepsi Septoplasti ameliyatının yanı sıra uygulanması gereken durumlardır.
Göz yaşı kanalı, göz yaşının buruna arena olmasını sağlayan kanaldır. Tekrarlayan enfeksiyon ve doğuştan darlıklar sebebiyle oluşan tıkanıklık gözde gün boyu süren yaşarma ve görem kalitesinde kayba sebep olur.
GÖZ YAŞI KANAL TIKANIKLIĞI NASIL AÇILIR?
Temelde 2 teknik vardır. Birincisi burun içinde göz yaşı kanal ve kesesinin bulunarak açıldığı Endoskopik Dakriosistorinostomi ameliyatıdır, ikincisi ise gözün iç tarafından cilde kesi yapıp kesenin ve burun duvarının açıldığı ameliyatttır.
Bizim uyguladığımız yöntem burun içinden endoskopik yolla yapılan Dakriosistorinostomi ameliyatıdır. Bu ameliyatın en önemli nokta ameliyattan sonra burun içinde göz yaşı kanalının açıklığını sağlayan, bir ipten biraz daha kalın bir silikon stend 3-6 ay kadar kalıyor.
Konforlu olan ve yara izine sebep olmayan ameliyat Endoskopik Dakriosistorinostomidir. Bu ameliyatlardan sonra kanalın tekrar tıkanma ihtimali düşük de olsa vardı, endoskopik yapılan ameliyattan sonra ciltte kesi yapılarak gerçekleştirilen ameliyat ya da yeniden endoskopik yolla ameliyat mümkündür. Ancak ciltten yapılan kesi ile açılan kanallarda tıkanma ihtimali oldukça düşüktür ancak olası bir sıkıntıda yine cilt yolu ile yapılan kesiden ulaşılabilir.
Geniz Eti yani Adenoid Vejetasyon burunun arkasında genizde yer alan bir lenfoid ( bağışıklık) organıdır. Bademcikle birlikte ağızdan ve burundan geçen her mikroorganiz ve yabancı partiküle yanıt için yaratılmıştır. Bağışıklığın asıl şekillendiği 2-5 yaş arasında oldukça kabarık ve aktif bir dokudur, sonrasında aktivitesi azalır ve 12 yaştan itibaren mukozanın içinde ince bir katman olarak kalır. Vasfı ve gelişim sürecinin bir parçası olduğu için özellikle çocukların kreşe başladığı ilk yıllar gibi dönemlerde çok titiz ve özenle takip edilmeli, zorunlu koşullar gerekmedikçe ameliyattan kaçınılmalıdır.
GENİZ ETİ NEDEN ALINIR?
Geniz eti ileri derecede büyüyüp, tedavilere rağmen küçülmeyip horlama ve hatta apne ataklarına sebep oluyorsa almak gerekir. Bir sebep de Geniz etinin hemen altında östaki tüpü yer alır. Geniz eti çok büyük olduğunda ve bazen de o bölgedeki enflamasyona bağlı östaki tüpü tıkanabilir ve tedavilere ve bir süre takibe rağmen düzelme olmaz ise kulak zarına ventilayon tüpü takılırken geniz eti de alınabilir.
16 yaşından sonra varlığı devam ediyorsa mutlaka radyolojik yöntemlerle ya da biyopsi ile tümörlerden ayırımının yapılması gereklidir.